Adana Gezi Notları

Öncelikle Adana'ya Mayıstan sonra ve Eylülden önce sakın gitmeyin! En ideal aylar Nisan ve Ekim.
Adana Güney Türkiye'nin en büyük şehri. Yazların nemin %80'lere çıkıp, bunaltıcı ve nefes alamayacağınız kadar sıcak bir havaya sahip oluyor.
Adana, Gaziantep ve Hatay ile birlikte gastronomi kenti. Ancak ben yemekten ziyade tarihi yerler hakkında yazacağım. Adana günübirlik gezilecek bir şehir, haftasonu kaçamağı için iyi bir nokta.
Gezime Adana Garından başlıyorum. Anadolu - Bağdat Demiryolu üzerinde bulunan tarihi gar binası 19. yy'da inşa ediliyor. Ulusal Mimari Akımına uygun inşa edilen Adana Garı bugün bile çok ihtişamlı. Adana Garı eski Adana'ya 1,5 km uzaklıkta. Atatürk, tren garı ile eski Adana arasında kalan araziye şehir planı yaptırıp Adana'yı modern bir şehir görüntüsüne kavuşturmak  istiyor. Bugün Atatürk Parkı, yüzme havuzları, Adana Adliyesi gibi kamu yapıları Atatürk'ün modern şehircilik anlayışından günümüze kalanlar.
Gardan çıkıp Ziyapaşa Bulvarını kullanarak eski Adana'ya gidiyorum. (Eski Adana diyebilirim ama tarihi dokusunu pek koruyamamış.) Eski Adana'ya girdikten
 sonra çoğu yerde ilk defa gördüğüm bir meyveyi satıyordu. Meğerse kaktüs inciriymiş. :) Ama çok lezzetliydi. Adana'da neredeyse gördüğüm her tarihi cumbalı ev yıkılmak üzerineydi, bir tarih ve kültür göz göre göre kayboluyordu. Gördüğüm ilk tarihi cami 1530'lu yıllarda yapılan Kemeraltı Cami idi. Etrafı modern(!) binalarımız ile kuşatılmıştı. Ardından ihtişamlı taç kapıya sahip Yağ Camine gittim. Eski bir Ermeni kilisesinin 1501 yılında camiye çevrilip, takip eden yıllarda minare ve medrese eklenmesiyle bugünkü halini almış. Camiden çıktıktan sonra Adana'nın simgesel mekanlarından Büyük Saat ve Kazancılar Çarşısına gittim. Büyük Saat Türkiye'nin en uzun saat kulesi. 1882'de açılıyor. Kazancılar Çarşısının ise 500 yıllık bir geçmişi bulunuyor. Büyük Saatin az ilerisinde camii kebir yani Adana Ulu Camisi. 1513'de yapılan cami, Selçuklu, Memluklu ve Osmanlı'ya ait kitabeler bulunmaktadır.Ulu Caminin bir avlusu Ramazanoğulları döneminde beyliğin yönetim merkezi olan saraya açılıyordu, ardından Sabancı Merkez Camisi ve Taşköprüyü görmek için camiden ayrılıyorum. Yolda karşıma Irmak Hamamı çıkıyor. Geç Roma dönemi hamamının temelleri üzerine inşa edilen hamama Yalı Hamamı da denir. Hamamın ilerisinde Ulusal Mimarı Akımı'nın Adana'daki diğer temsilcsi hükümet konağı gördüm. Yolun karşısına geçip beklediğimden de büyük olan Seyhan Nehri'ni görünce şaşırdım, nehir büyüktü de su çok az akıyordu. Kıyı boyu giderek Taşköprü'ye ulaştım, 6. yy'da yapılan ve Dünya'nın şehiriçi trafikte kullanılan en eski köprü. 2007'de araç trafiğine kapatılıp, yayalaştırılıyor. Köprünün az ilerisinde tüm ihtişamıyla yükselen Sabancı Merkez Camisi göze çarpıyor. Cumhuriyet Türkiyesi'nin en güzel ve ihtişamlı camisi diyebilirim. Çamlıca Cami gibi yapmacık ve çirkin, beton yığını gibi durmuyor, aksine Klasik Osmanlı Mimarisi'ne uygun, estetik, hoş bir eser. Saatime bakıyorum, İskenderun treninin kalmasına 45 dakika var ve ben gara 3 km uzaklıktayım, koşa koşa gara gittim.  Sıcak, bunaltıcı ama bi o kadar güzel Adana'dan ayrılıyordum.











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Apply BAU ve Diğer Burs Programları İçin Yazdığım Yazılar.

Anadolu Bursiyerliği ile Koç Üniversitesi

Kadir Has Üniversitesi Beyaz Güvercin Bursiyeri Olmak